GNU/Linux hepimizin çok sevdiği, öve öve bitiremediği ama çoğunlukla sanal makinada ya da dual bot ile kullanmayı layık gördüğümüz bir işletim sistemi. Ancak bugün burada Linux’un sunucu bazında pazar payındaki tartışılmaz aslan payından, Android olarak ceplerde edindiği yerinden, mikro ölçekli milyonlarca cihazla dünyayı ele geçirmesinden bahsetmeyeceğim. Benim burada konuşacağım tek konu GNU/Linux dağıtımlarının masaüstü bilgisayarlarındaki durumu olacak.

Linux ile ilk tanışmam 2000 li yılların başında, ilk bilgisayara sahip olduğum zamanlarda, bir derginin yanında hediye verilen Mandrake Linux ile oldu. O zamanlardan aklımda kalan; sistemin sürekli çökmesi ve İngilizce bilmediğim bir dönemde işletim sistemindeki bir çok kısımın tercüme edilmemiş olmasından kaynaklanan sıkıntılar. Hafızamı daha da kurcaladığımda, o zamanda 56K internal faks modem ile internete bağlandığımı ve bu modemler için yazılmış ücretsiz bir sürücü olmamasından dolayı internete bağlanamamamdı. Sırf internetten paket yükleyebilmek için, bilgisayarımı Windows ile boot edip yüklemek istediğim paketi internetten yüklüyor, sonra yeniden Mandrake’den boot edip windows sürücülerine erişerek söz konusu paketleri Linux’a yüklüyordum. Bir süre sonra sıkılıp Linux’u sistemden tamamen uçurarak bir süre o zamanların efsanesi olan Windows XP’yi kullanarak yoluma devam ettim.

Bir süre sonra milli işletim sistemi Pardus duyuruldu. Pisi paket yöneticisi, şık KDE ve Gnome masaüstleri, Çomar vs. İlgi çekici ve başarılıydı. Artık ADSL teknolojisi evlere girmiş olduğundan internete bağlanmakta da sıkıntı çekmiyordu.Gel gör ki o fontlar, o çözünürlük hala Windows ayarında değildi ama sonuçta bu bir milli yazılımdı. Hayalimde; o ayda bir formatlamak zorunda olduğum Windows’tan kurtulmak olsa da, swf geliştirmek için Macromedia Flash’a olan ihtiyaç ve Linux yazıcı sürücülerinin berbat durumda olması bir taraftan sürekli Windows’u el altında tutmayı gerektiriyordu. E tabi bir de oyunlar meselesi var. Millet Fifa, NFS ve CS oynarken benim basit puzzle oyunlarıyle yetinmem de beklenmezdi(!) Yine de Pardus projesi -sıfırlanıncaya- dek kullanmaya devam ettim.

XP den 8’e kadar abidik gubudik bütün Windows sürümlerini kullandım ancak gel gör ki 2013 te Macbook Pro Retina 15” alıp OS X ile tanışıncaya kadar aslında bir işletim sisteminin nasıl olması gerektiği ile ilgili yeterli fikre sahip olmadığımı fark ettim. Görüntü kalitesi ve font render özellikleri muhteşem. İçindeki donanım ile tam uyumlu ve malzeme olarak da çok kaliteli. Burada sabaha kadar ağzım sulana sulana Mac ve OS X övebilirim ancak mesele şu ki gönlüm içinde ne olduğunu bilmediğim yazılımlardan ziyade her zaman özgür yazılımdan yana.

Açık kaynak temelli web teknolojileri ile yazılım geliştiren birisi zaten sürekli Linux sunucularla haşır neşir olmak durumunda olsa da Torvalds’ın lafı hep aklımda ‘I still want the desktop.’ yani ‘Hala masaüstünü istiyorum.’ Masaüstü için zaman zaman popüler olması sebebiyle Ubuntu’yu ara sıra yükleyip inceliyordum ve kabul ediyorum ki artık sıradan bir bilgisayar kullanıcısının bile rahatlıkla kullanabileceği noktalara geldi. Ancak Canonical kendi saçmalıklarını o kadar çok sisteme bulaştırmış ki şahsen bana Linux tadı vermiyor. Sisteme her büyük güncelleme gelişinde çöküyor ve bana ayar dosyalarını kurcalattırıyor. Artı ve eksileriyle çok şey yazılabilir ama aradığım tat kesinlikle Ubuntu değil.

En son kullanmaya başladığım Linux dağıtımı ise Mint. Başta görüntü ve fontlar çamur gibi gelmesine rağmen birkaç ayarla retina çözünürlüğüne uygun hale geldi ve şu an neredeyse OS X’i bile aratmayacak durumda olduğunu düşünüyorum. Ubuntu’dan çatallanan projenin masaüstü yöneticisi Cinnamon ise Gnome projesinden çatallanmış. Ubuntu’nun tüm iyi taraflarını üzerinde barındırmasına rağmen Canonical saçmalıklarından da arındırılmış durumda.

En büyük eksisi ise bence süresi geçmiş X Server ise hala arka planda çalışmaya devam ediyor olması. Bu konuda Wayland projesi X Server’in yerine almaya henüz uzak gibi duruyor. Görüntü sunucusu teknolojisi yenilenmeli ve ben bu gönderiyi yazarken sistem dondu ve yeniden başlatmam gerekti dolayısıyla görünen o ki OS X’e bir süre daha devam etmem gerekiyor.

Evet şu an masaüstü bilgisayarların çoğunluğu ele geçirilemedi ama yakın gelecekte işler değişebileceğe benziyor. Şimdilik bu konudaki en güçlü adayım Linux Mint.

Bir sonraki yazımda görüşmek üzere sağlıcakla kalın.